Dijital Paranın Hukuki Temelleri: BIS Raporundan Çarpıcı Dersler ve DTL İçin Öneriler
(Bölüm 4 - Sınır Ötesi MBDP ve Hukuki Çerçevesi)

Bir önceki bölümde Bank of International Settlement (BIS) tarafından çıkarılan 'Legal aspects of retail CBDCs' başlıklı raporu[1] ve bu raporda tartışılan mahremiyet ve AML/CFT (kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele) konularını ele almıştık. Bu bölümde ise sınır ötesi dijital paraların hukuki çerçevesine yoğunlaşıyor olacağız. Hemen başlayalım...
MBDP sistemleri, başlangıçta genellikle ulusal kullanım için tasarlanır. Ancak zamanla yabancı vatandaşların veya ülkeler arası işlemlerin sisteme dahil edilmesi gündeme gelebilir (literatürde 'cross border' olarak ifade ediliyor). Bu noktada, hangi ülkenin hukuku uygulanacak, hangi kurum hangi sorumluluğu üstlenecek gibi sorular ortaya çıkıyor.
BIS raporu, politika yapıcıların MBDP sistemine yerleşik olmayan kullanıcıların veya aracıların erişimine izin verip vermeyeceklerine karar vermeleri gerektiğini belirtiyor. Eğer izin verilirse, hangi ülkenin hukukunun uygulanacağını belirleyecek kuralların geliştirilmesi gerektiği ifade edilmiş.
Raporda yer alan bir örnek şu şekilde:
X ülkesinde bulunan bir şirket, Y ülkesinin çıkardığı bir dijital paraya, X ülkesinde bulunan bir aracı kurum üzerinden erişiyorsa ve bu sırada ilgili MBDP sisteminde bir arıza meydana gelip işlemin başarısız olmasına yol açarsa;
Bu durumda ortaya çıkan uyuşmazlıkta X ülkesinin hukuku mu yoksa Y ülkesinin hukuku mu uygulanmalıdır?
Rapora göre, pek çok hukuk sisteminde para için özel bir kanunlar ihtilafı (conflict of laws) kuralı var: lex monetae. Bu kurala göre, parayı ihraç eden hükümet, bu para birimi üzerinde yeniden değerleme gibi işlemler dahil olmak üzere her türlü tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir ve bu yetkiler ülke sınırlarının ötesinde de geçerlilik taşır.
Ancak bu kuralın kapsamı genellikle yalnızca para birimlerinin kendisiyle sınırlıdır ve iki taraf arasında MBDP kullanımıyla ilgili bir uyuşmazlıkta doğrudan uygulanabilirliği şu an için belirsizdir.
Raporda bu uyuşmazlıkların giderilmesine yönelik uygulanabilecek üç temel kuraldan bahsedilmiş. Bunlar Lex Monetae, Lex Contractus ve Lex Situs. Bu kurallara kısaca değinmek ve Türkiye bağlamında örneklemek istiyorum:
Lex Monetae (Para Birimi Kuralı):
Parayı ihraç eden ülke, o para birimi üzerinde tam yetkiye sahiptir. Örneğin, Türk lirası için nihai karar mercii Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Türk Hukuku olur. Ancak bu kural, sadece paranın kendisini ilgilendiren durumlarda geçerlidir (örneğin para biriminin değerinin değiştirilmesi).
Lex Contractus (Sözleşme Hukuku):
Bir kullanıcı ile banka veya aracı kurum arasında yapılan sözleşmede hangi ülke hukukunun uygulanacağı sözleşmede açıkça belirtilir. Belirtilmemişse, sözleşmenin yapıldığı yerin hukuku geçerli olur. Örneğin Türkiye’de bir banka ile yapılan dijital cüzdan sözleşmesinde Türk hukuku uygulanır.
Lex Situs (Mülkiyetin Bulunduğu Yerin Hukuku):
Dijital paranın mülkiyeti ile ilgili sorunlarda, mülkiyetin hangi ülkede bulunduğu esas alınır. Örneğin DTL’nin Türkiye’deki bir hesaptan yönetilmesi, Türk Hukukunun geçerli olacağı anlamına gelir.
Bu kurallar, özellikle uluslararası dijital para işlemlerinde karmaşık ihtilafları çözmek için kritik bir çerçeve sunabilir. Ancak elbette bu kuralların herhangi biri sınır ötesi ödemelerdeki ihtilafları çözmek için tek başına yeterli olmayabilir. Bir örnek verelim:
Para birimi Türkiye’den çıkıyor, yani DTL’nin ihraç ve para politikası yetkisi Türk Hukukunda kalır (lex monetae). Ancak züzdan Brezilya’da ise, mülkiyet yönünden Brezilya Hukuku geçerli olur (lex situs). Kullanıcı ile hizmeti sağlayan aracı kurum sözleşmesi ise hangi ülke hukuku seçildiyse ona göre (lex contractus) düzenlenir.
Bu durumda birden fazla hukuk sistemi aynı anda devreye girebilir. Örneğin, DTL’nin ihraç koşulları Türk Hukukuna tabi iken, mülkiyetle ilgili anlaşmazlık Brezilya mahkemesinde, Brezilya Hukuku ile çözümlenebilir.
Bu örnekten de anlaşılabileceği üzere, DTL’nin sınır ötesi kullanımında lex situs, lex contractus ve lex monetae çatışmalarını önceden çözmek için ülkelerle ikili anlaşmalar yapılmalı.
Sınır Ötesi Model Türleri

Sınır ötesi MBDP
BIS, sınır ötesi MBDP etkileşimlerini üç model altında incelemiş:
1. Compatible (Uyumlu) Sistemler
- Her ülkenin MBDP sistemi bağımsızdır, ancak teknik ve hukuki açıdan birbirine uyumlu olacak şekilde tasarlanır.
- Örneğin, Türkiye’deki DTL sistemi ile Avrupa’daki bir dijital euro sistemi, aynı mesaj formatlarını ve standartları kullanabilir.
2. Interlinked (Bağlantılı) Sistemler
- Sistemler bağımsızdır, fakat birbirine doğrudan bağlanır.
- Örneğin bir DTL kullanıcısı, Türkiye’deki cüzdanından Almanya’daki bir kullanıcıya dijital euro gönderebilir.
3. Single (Tek) Sistem
- Birden fazla ülke, ortak bir MBDP sistemi kurar ve tek bir platformu paylaşır.
- Bu modelde hukuki sorunlar en karmaşık hale gelir çünkü tek bir teknik sistemde birden fazla ülkenin yasaları etkileşir.
Rapor, birden fazla merkez bankasının dijital parasını aynı platformda kullanmanın (single yöntem), teknik açıdan avantaj sağlasa da hukuki açıdan büyük karmaşıklıklara yol açacağını vurgulamış. Single yöntem seçildiği durumda her ülke, dijital parasını ortak bir sistemde ihraç etmek için kendi yasal yetkisini ve para politikası bağımsızlığını korumak zorunda. Ayrıca platformun işleyişi için ortak bir rulebook (sistem kural kitabı) hazırlanmalı ve yabancı hukukun uygulanma ihtimali kabul edilmeli. Bunun yanında, işlemlerin kesinleşme anı, her ülkenin kural farklılıkları dikkate alınarak netleştirilmeli.
Son olarak, AML/CFT, veri koruma ve yaptırımlar gibi uyum yükümlülüklerinin tüm ülkelerin regülasyonlarına uygun şekilde belirlenmesi gerekiyor. Bu alanlarda net bir düzenleme olmazsa, sistemde yetki karmaşası ve hukuki belirsizlikler ortaya çıkacaktır. Bu sebeple raporda (single yöntem), hukuki çekinceler nedeniyle önerilmemiş.
Türkiye Açısından Sınır Ötesi Kullanım
Türkiye, turizmde dünyanın önde gelen ülkelerinden biri ve aynı zamanda ihracat-ithalat odaklı bir ekonomi. Bu nedenle DTL’nin sınır ötesi kullanım potansiyeli çok yüksek.
Potansiyel kullanım alanları:
- Türkiye’ye gelen turistlerin DTL ile ödeme yapması
- Türk ihracatçılarının DTL üzerinden ödeme alması
- Yurtdışında yaşayan vatandaşların DTL cüzdanlarını kullanması
- Uluslararası öğrenciler ve yatırımcılar için DTL tabanlı işlemler
Ancak bu senaryoları hayata geçirmek için uluslararası anlaşmalar ve hukuki koordinasyon şarttır. Örneğin, yabancı bir turist DTL ile alışveriş yaptığında:
- Türkiye’nin MASAK kuralları mı geçerli olacak?
- Yabancı kullanıcının kendi ülkesinin AML/CFT kuralları nasıl devreye girecek?
- Vergilendirme hangi ülkenin kurallarına göre yapılacak?
Bu sorular daha baştan hukuki bir çerçeve ile netleştirilmezse, ileride ciddi sorunlara yol açabilir.
Bu bilgiler ışığında, DTL'nin sınır ötesi yolculuğu için şunları önerebilirim:
1. Erişim Politikası Belirlenmeli
- Yerleşik olmayan kullanıcıların DTL’ye erişimine izin verilip verilmeyeceği netleştirilmeli.
- Örneğin, turistler için özel bir sınırlı DTL cüzdanı tanımlanabilir.
2. Çift Hukuklu Yapı Tasarımı Düşünülebilir
- Türkiye ve diğer ülkeler arasında hangi verinin, hangi koşullarda paylaşılacağı belirlenmeli.
- MASAK ve KVKK uyumlu bir veri paylaşım protokolü hazırlanmalı.
3. Uluslararası Anlaşmalar Yapılabilir
- G20, FATF ve BIS çerçevesinde Türkiye’nin aktif rol alacağı ikili veya çok taraflı anlaşmalar yapılabilir.
4. Pilot Projeler ile Sınır Ötesi Senaryolar Denenebilir
- İlk aşamada turizm bölgelerinde sınır ötesi DTL kullanımı test edilebilir.
- Örneğin Antalya’da yabancı turistlerin DTL ile ödeme yapabildiği bir pilot bölge oluşturulabilir.
DTL’nin sınır ötesi kullanım potansiyeli, Türkiye’nin dijital para inovasyonunda bölgesel bir lider olmasını sağlayabilir. Ancak hukuki çerçeve baştan doğru çizilmezse, sistem uluslararası işlemlerde karmaşık bir hale gelir. Faz-1 raporuna göre sınır ötesi kullanım henüz araştırma aşamasında olsa da, şimdiden hukuki hazırlıklara başlanması önemli görünüyor.
Sonuç ve Değerlendirme

Bu bölümde BIS raporunda yer alan sınır ötesi MBDP kullanımına ilişkin hukuki çerçeveyi ve Türkiye açısından çıkarılabilecek dersleri ele aldık. BIS raporu, MBDP’nin sınır ötesi kullanımında lex monetae, lex contractus ve lex situs kurallarının etkileşimini ve potansiyel çatışmalarını ortaya koydu.
Türkiye için DTL’nin sınır ötesi kullanım potansiyeli yüksek olmakla birlikte, bu alanda uluslararası hukuki koordinasyon ve açık düzenlemeler şart.
Özellikle erişim politikası, çift hukuklu yapı tasarımı, uluslararası anlaşmalar ve pilot projeler gibi adımlar, DTL’nin uluslararası işlemlerde güvenilir ve etkin bir araç olmasını sağlayabilir.
Bu bölüm, yazı dizisinin son bölümüydü. Umarım faydalı olmuştur.
TCMB'nin birinci faz değerlendirme raporundan da anlaşılacağı üzere DTL yalnızca teknik bir proje değil, stratejik bir ulusal vizyon. BIS raporunda dile getirilen küresel ilkeler ve uyarılar, Türkiye’nin DTL vizyonunda karşılığını bulmuş görünüyor. Bundan sonraki süreçte en kritik adım, hukuki ve düzenleyici çerçevenin netleştirilmesi ve bu çerçevenin FAST ve EFT gibi mevcut sistemlerle uyumlu hale getirilmesi olacak. Böylece DTL; yalnızca bir ödeme aracı değil, Türkiye’nin dijital ekonomisinin temel taşı haline gelebilir. Ülkemiz için en iyisini yapmak, her adımı iyi planlamak ve etraflıca düşünmek mecburiyetindeyiz. DTL'nin bu yolculuğunda düşüncelerim ilgili düzenleyicilere ulaşabilir ve en ufak bir katkı sağlayabilirse çok mutlu olurum. Ülkemiz için en iyisini diliyorum. 🇹🇷
Sevgilerimle...
Referanslar:
[1] Legal aspects of retail CBDCs, BIS, 2024 (https://www.bis.org/publ/othp88_legal.pdf)