Dijital Türk Lirası Birinci Faz Değerlendirme Raporu Yayımlandı! Paranın Yeni Biçimi ve Hukuki Yönlerine İlişkin İlk Bulgular
Dijital Türk lirası raporunun değerlendirilmesi; dijital paranın hukuki statüsü, veri mahremiyeti, iki katlı dağıtım modeli ve sorumluluk ayrımına ilişkin görüşler, hukuki boyuta ilişkin sorular

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bir süredir sürdürdüğü Dijital Türk Lirası Araştırma Geliştirme Projesinin birinci faz değerlendirme raporu[1] yayımlandı. Bu proje sadece teknik bir inovasyon değil; aynı zamanda ekonomik, hukuki ve toplumsal dönüşümün yeni bir adımı. Birinci faz raporu, bu yolculuğun ilk durağını, yani teknolojik ayağını derinlemesine anlatıyor ve sonraki fazlaraki iktisadi ve hukuki boyutlara ışık tutuyor.
Bu yazımda, TCMB’nin Dijital Türk Lirası Raporuna dair ilk izlenimlerimi ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Hukukla, teknolojiyle ve ekonomiyle iç içe yaşayan bizler için bu rapor yalnızca teknik bir belge değil, ülkemizin ekonomik egemenliğini dijital çağa taşıyan bir dönüm noktası. Yani sadece bir teknolojik yenilikten değil, milli kimliğimizin dijital çağda yeniden vücut bulmasından söz ediyoruz. Bir hukukçu olarak bu dönüşümün tam ortasında yer almak, her kelimesiyle Türkiye’nin geleceğine dokunan bir süreci izlemek benim için tarifsiz bir heyecan. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, paranın, güvenin ve hukuk düzeninin yeniden tanımlandığı bu yolculukta, Türk lirasının dijital serüvenine birlikte tanıklık edelim. Hazırsanız başlayalım. 🇹🇷 💫
“Türk lirasının dijital biçimi”
Raporun daha ilk sayfalarında geçen şu ifade, bu yeni varlığı nasıl konulandırabileceğimizi çok iyi özetlemiş:
"Dijital Türk lirası, Türk lirasının dijital biçimidir. Birimi, mevcut para formunda olduğu gibi Türk lirasıdır.
— Dijital Türk Lirası Birinci Faz Değerlendirme Raporu, TCMB, 2023
Bu cümle basit görünse de hukukçular için derin anlamlar taşıyor. Çünkü burada bahsedilen şey, yeni bir varlık sınıfı değil, mevcut para kavramının dijitalleştirilmiş hali. Yani dijital Türk lirası (DTL), kripto varlıklarla aynı sepete konulabilecek bir ürün değil. Tam tersine, kanuni dayanakla tanımlanmış, egemenlik gücünü devletten alan bir “dijital milli para”.
Dijital Paranın Hukuki Kimliği
Raporda ilerleyen dönemlerde dijital Türk lirasının teknolojik gereksinimlerinin yanı sıra iktisadi ve hukuki çerçevesine dair çalışmalara da öncelik verileceği ifade edilmiş. Dolayısıyla buradan, ileriki aşamalarda 1211 sayılı TCMB Kanunu’nda veya 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri Kanunu’nda yapılacak olası değişikliklerle birlikte, dijital paranın hukuk sistemimizde ayrı bir para biçimi olarak tanımlanacağını anlayabiliyoruz.
Hukukçular için en önemli sorulardan biri ise şu olsa gerek: Dijital para, 'maddi bir varlık' mı yoksa 'maddi olmayan bir dijital temsil' mi? Bu sorunun yanıtı, mülkiyet hakkından hacze, miras hukukundan kişisel verilerin korunmasına kadar pek çok alanı etkileyecek.
Bugün itibarıyla raporda, dijital Türk lirasının “dağıtık defter üzerinde kaydedilen” ve “kullanıcının egemen olduğu dijital kimliklerle” ilişkilendirilen bir yapıda tasarlandığını görüyoruz. Bu tasarım, gelecekte her bir kullanıcının aslında bir dijital varlık sahibi olacağına işaret ediyor. Yani, “paraya sahip olmanın” tanımı değişiyor: artık cebimizde değil, kişisel dijital kimliğimizin bir uzantısı olan bir para bizi bekliyor.
Mahremiyet – Kullanıcı Egemen Kimlik
Raporun en dikkat çekici bölümlerinden biri, “mahremiyet” kavramına ayrılmış.
"Kullanıcıların dijital mahremiyeti korunmalı ve finansal işlemlerde veri mahremiyeti azami ölçüde sağlanmalıdır.
— Dijital Türk Lirası Birinci Faz Değerlendirme Raporu, TCMB, 2023
Dijital mahremiyet ifadesi, sadece teknik bir “güvenlik önlemi” değil, anayasal bir hak tartışmasını beraberinde getirebilir. Zira dijital bir paranın her transferi, bir veri akışı anlamına geliyor. Her veri, potansiyel olarak kimlik, alışkanlık, hatta davranışsal profil anlamına geliyor.
TCMB’nin önerdiği modelde, kişisel veriler “Doğrulanabilir Temin Belgeleri (DTB)” adı verilen, kullanıcının kontrolündeki dijital kimlik bileşenlerinde saklanıyor. Bu yaklaşım, Avrupa’daki “self-sovereign identity” (kullanıcı egemen kimlik) modeli ile birlikte kullanılıyor. Yani kullanıcı, istediği bilgiyi, istediği kadar paylaşıyor.
Bu modelin KVKK ile nasıl bağdaştırılacağı ileride derinlemesine incelenecektir ama şimdilik “veri minimalizmi” ilkesinin güzel bir hedef olduğunu söyleyebilirim.
İki Katlı Dağıtım Modeli ve Sorumlulukların Ayrımı
Raporun “Mevcut Yaklaşım” bölümünde, dijital Türk lirası sisteminin iki katlı dağıtım modeli üzerine kurgulandığı belirtilmiş. Yani:
- İlk kat: Merkez Bankası (ihraç eden)
- İkinci kat: Bankalar ve lisanslı finansal aracı kurumlar (dağıtan)
Bu yapı, mevcut EFT ve FAST ödeme sistemlerine benziyor ama yeni bir sorumluluk zinciri gündeme gelebilir. Örneğin bir kullanıcı dijital parasını kaybederse, sorumlu kim olacak? Bir aracı kurumda yaşanan sistem hatası sonucu dijital para “yok olursa”, merkez bankası mı devreye girecek? Yoksa “dijital parada mülkiyet” paranın varlığından mı, yoksa “defter kaydından” mı kaynaklanacak? Bu tür sorular, özel hukuk ve kamu hukuku açısından tartışılacaktır elbette. Belki de ileride, “dijital para uyuşmazlıkları” için ayrı bir uzmanlık alanı doğacak.
"Önce Zarar Verme” İlkesi
Raporda altı çizilen bir başka önemli ilke, “önce zarar vermeme”. Yani dijital Türk lirasının, mevcut finansal sistemi bozmayacağını, rekabet yaratmayacağını; aksine onu tamamlayacağını vurgulamış TCMB.
Bu ifade, TCMB’nin sadece teknoloji değil, piyasa istikrarı ve bankacılık dengesi odaklı hareket edeceğini gösteriyor. Hukuken bu, “bankacılık sistemi dışında bir para arzı” yaratılmayacağı anlamına geliyor. Yani dijital Türk lirası, para politikasının parçası olarak kalacak; özel girişimlerin “paralel para” yaratma alanına konu olmayacak. Bu yönüyle, Türkiye’nin yaklaşımı Avrupa Merkez Bankası’nın dijital euro modeline oldukça paralel görünüyor.
Programlanabilir Ödemeler ve Akıllı Sözleşmeler
Rapor, “programlanabilir para” yerine “programlanabilir ödemeler” kavramını tercih ediyor. Bu küçük kelime farkı bile büyük bir hukuki anlam taşıyor. Çünkü “programlanabilir para” demek, paranın kendi davranışının değişebilmesi demektir ki bu da kanuni para kavramını kökten sarsabilir. Oysa “programlanabilir ödeme”, paranın değil, işlemin koşullarının kodlanmasıdır. Örneğin bir kamu ihalesi ödemesinin, belirli belgeler tamamlanınca otomatik olarak yapılması gibi bir örnek verilebilir. Bu durum, sözleşme hukukuna yepyeni bir boyut kazandırabilir. Ek olarak, eğer programlanabilir ödemeler “akıllı sözleşmeler” üzerinden yürüyecekse, ileride akıllı sözleşmelerin Kanun'daki irade beyanı, ifa, fesih gibi kavramlarla nasıl örtüşeceği konusunda yeni yorumlara ihtiyaç duyulacaktır.
Akıllı Sözleşme Nedir?
Bilgisayar koduyla yazılmış otomatik bir sözleşme gibidir. Belirlenen şartlar gerçekleştiğinde, sistem kendiliğinden işlem yapar (örneğin “mal teslim edilince ödeme gerçekleşsin” kuralı gibi). Arada insan onayına gerek kalmaz; kurallar kodun içinde tanımlıdır. Yani bir anlamda “sözleşme hukukunun dijital hâli”dir, sadece kelimelerle değil, kodlarla çalışır.
Hukuki Boyut: İkinci Faza Doğru Sorular
Raporda Dijital Türk Lirası Sisteminin olası katılımcılarının ilgi alanına girebilecek ve üzerinde çalışılmaya devam edilen bazı sorulara yer verilmiş. Hukuki boyuta ilişkin paylaşılan soruları ve olası kısa cevapları aşağıda paylaşıyorum:
Dijital Türk lirasının ek bir tanıma ihtiyacı var mıdır?
Dijital Türk lirası ne “mevduat” ne de “elektronik para” kavramlarına tam olarak uymuyor. Bu nedenle mevcut para tanımının dijital biçimi de kapsayacak şekilde genişletilmesi ihtiyacı ortaya çıkabilir.
Dijital Türk lirası kapsamında TCMB Kanununda hangi düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır?
1211 sayılı Kanun’un para basma yetkisini dijital biçimlerini de açık şekilde içerecek şekilde revize edilmesi; ihraç, itfa ve dolaşım süreçlerinin de açıkça tanımlanması ihtiyaçları doğabilir.
Dijital Türk lirasına ilişkin TCMB Kanunu dışında yasal değişiklikler neler olmalıdır?
6493 sayılı Kanun’da dijital paranın ödeme sistemleriyle ilişkisini düzenleyen yeni hükümler, ayrıca 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Kanunu’nda tamamlayıcı uyarlamalar yapılabilir.
Kişisel verilerin korunması mevzuatı Dijital Türk Lirası Sisteminde nasıl uygulanacaktır?
KVKK hükümleri, kullanıcı egemen kimlik modeline uygun biçimde “veri minimizasyonu” ve “amaçla sınırlılık” ilkeleriyle yeniden yorumlanabilir. Merkez Bankası veri sorumlusu olarak değil, belirli süreçlerde “ortak veri işleyen” konumunda olabilir.
Suç gelirlerinin aklanması ile terörizmin finansmanının önlenmesi hususları dijital Türk lirası kullanımı kapsamında nasıl uygulanacaktır?
Dijital Türk lirası, kimlik doğrulaması yüksek ve izlenebilir bir sistem sunduğu için AML/CFT uyumunu güçlendirebilir; ancak bunun için kimlik gizliliği – gözetim dengesi iyi kurulmalıdır. MASAK yükümlülükleri dijital kimlik altyapısıyla entegre edilebilir.
Dijital Türk lirasının mevcut ödeme sistemleri ve sınır ötesi işlemler ile birlikte çalışabilirliği için ilave düzenlemelere ihtiyaç duyulmakta mıdır?
Özellikle uluslararası mutabakat mekanizmaları, veri standardizasyonu ve teknik birlikte çalışabilirlik konularında yeni düzenlemelere gerek olabilir. DTL’nin EFT, FAST ve EMKT gibi sistemlerle sorunsuz entegrasyonu hukuken de güvence altına alınmalıdır.
Dijital Türk lirası hesabına/cüzdanına sahiplik kısıtlamalarına ihtiyaç var mıdır?
Bu, hem para politikasını hem de finansal istikrarı ilgilendiriyor. Cüzdan limitleri veya belirli kullanıcı gruplarına yönelik kısıtlamalar, likidite kontrolü ve sistem güvenliği açısından geçici bir önlem olarak düşünülebilir; ancak bu sınırlamaların mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmemesi için açık yasal dayanak gerekir.
Sonuç
TCMB’nin Dijital Türk Lirası Birinci Faz Değerlendirme Raporu, aslında bir sonuç değil, büyük bir başlangıcın ilk işareti. Bir yanda dijital Türk lirasının teknik temelleri (dağıtık defterler, dijital kimlik sistemleri, güvenli cüzdan altyapıları) olgunlaşırken, diğer yanda hukuk ve iktisat alanında yepyeni sorular filizleniyor.
Artık mesele yalnızca bir yazılım değil; hukukun, mülkiyetin, mahremiyetin ve kişisel verinin yeniden tanımlandığı bir çağdan söz ediyoruz. Dijital Türk lirası, yalnızca finansal sistemin değil, hukuk düzeninin de sınavı olacak. Her işlem satırı, her kimlik verisi, her programlanabilir ödeme senaryosu, bizi “dijital vatandaşlık”, “dijital mülkiyet” ve “dijital güven” kavramlarını yeniden düşünmeye davet ediyor.
"İlerleyen dönemlerde dijital Türk lirasının teknolojik gereksinimlerinin yanı sıra iktisadi ve hukuki çerçevesine dair çalışmalara da öncelik verilecek olup çalışmaların karar alıcılara sunulması planlanmaktadır.
— Dijital Türk Lirası Birinci Faz Değerlendirme Raporu, TCMB, 2023
Bu cümle, biz hukukçular için bir çağrı mektubu niteliğinde. Çünkü dijital paranın yasasını yazmak, aslında Türkiye’nin dijital çağdaki egemenlik hikâyesinin en büyük hukuki adımlarından biri. Ve belki de bu kez, Türk lirasının hikâyesi bir matbaanın gürültüsünde değil, bir dağıtık defterin sessiz satırlarında, ama aynı inançla, aynı idealle; Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik bağımsızlık ruhuyla yazılacak. 🇹🇷 ✨
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Sağlıcakla kalın…
Referanslar:
[1] Dijital Türk Lirası Birinci Faz Değerlendirme Raporu, TCMB, 2023 (https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/509a3c6c-d906-4099-aa27-d1900d9227fc/Dijital+T%C3%BCrk+Liras%C4%B1+Birinci+Faz+De%C4%9Ferlendirme+Raporu.pdf?MOD=AJPERES)